ANA SAYFA             SURELER    KONULAR

 

MAİDE

67

يَا أَيُّهَا الرَّسُولُ بَلِّغْ مَا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ وَإِن لَّمْ تَفْعَلْ فَمَا بَلَّغْتَ رِسَالَتَهُ وَاللّهُ يَعْصِمُكَ مِنَ النَّاسِ إِنَّ اللّهَ لاَ يَهْدِي الْقَوْمَ الْكَافِرِينَ

 

67. Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer böyle yapmazsan, O'nun risaletini tebliğ etmemiş olursun. Allah, seni insanlardan koruyacaktır. Şüphesiz Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez.

 

Bu buyruğa dair açıklamalarımızı iki başlık halinde sunacağız:

 

1- Rasulün Görevi Tebliğ Etmektir:

2- Hz. Peygamber'in Allah Tarafından Korunması:

 

1- Rasulün Görevi Tebliğ Etmektir:

 

Yüce Allah'ın: "Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et" buyruğunun tebliği açıkça yap demek olduğu söylenmiştir. Çünkü Hz. Peygamber, İslam'ın ilk dönemlerinde müşriklerin korkusu ile tebliğini gizliyordu. Daha sonra bu ayet-i kerimede tebliğini açıkça yapması emrolundu. Allah da onu insanlardan koruyacağını bildirdi. Ömer (r.a), müslüman olduğunu ilk olarak açığa vuran ve: "Gizlice Allah'a ibadet etmeyiz" diyen kimsedir. İşte Yüce Allah'ın: "Ey peygamber! Sana da, mü'minlerden sana uyanlara da Allah yeter" (el-Enfal, 64) ayeti de bu hususta nazil olmuştur.

 

Böylelikle ayet-i kerime: Peygamber (s.a.v.) din ile ilgili herhangi bir hususu takiye olmak üzere gizlemiştir, diyenlerin görüşlerinin reddolunduğuna, bu görüşlerin batıl olduğuna delalet etmektedir. Böyle diyenler, Rafizilerdir.

 

Yine ayet-i kerime, Hz. Peygamber'in herhangi bir kimseye din ile ilgili herhangi bir hususu gizlice bildirmemiş olduğuna da delalat etmektedir. Çünkü, ayet sana indirilenlerin tamamını açıktan açığa tebliğ et demektir. Eğer böyle olmasaydı Yüce Allah'ın: "Eğer böyle yapmazsan O'nun risaletini tebliğ etmemiş olursun" buyruğunun herhangi bir anlam ifade etmesi sözkonusu olmazdı.

 

Şu açıklama da yapılmıştır: Esedoğullarından Cahş kızı Zeynep ile ilgili, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Bundan başka açıklamalar da yapılmıştır. Ancak, doğru olan, ayetin umum ifade ettiği görüşüdür.

 

İbn Abbas der ki: Buyruğun anlamı şudur: Rabbinden sana indirilenlerin tümünü tebliğ et. Eğer ondan herhangi bir şey gizleyecek olursan, O'nun risaletini tebliğ etmemiş olursun. Bu, hem Peygamber (s.a.v.)'a, hem de onun ümmeti arasında ilim taşıyıcılarına Peygamberin şeriati ile ilgili hiçbir şeyi gizlememelerine dair bir direktiftir. Yüce Allah, Peygamber'inin kendisine bildirmiş olduğu vahiyden hiçbir şey gizlemeyeceğini bilmiştir.

 

Müslim'in Sahihinde de Mesruk yoluyla Hz. Aişe'den şöyle dediği kaydedilmektedir: Her kim sana Muhammed (s.a.v.)'ın vahiyden herhangi bir şey gizle diğini söyleyecek olursa, şunu bil ki o kimse yalan söylemiştir. Yüce Allah ise: "Ey peygamber, Rabbinden sana indirileni tebliğ et. Eğer böyle yapmazsan, O'nun risaletini tebliğ etmemiş olursun" diye buyurmaktadır.

 

Allah; Muhammed Allah'ın kendisine vahyettiği şeyler arasından insanların muhtaç oldukları birşeyi gizlemiştir, diyen Rafizilerin müstehakkını versin.

 

2- Hz. Peygamber'in Allah Tarafından Korunması:

 

Yüce Allah'ın: "Allah seni insanlardan koruyacaktır" buyruğu, O'nun peygamberliğine bir delildir. Çünkü Yüce Allah, Onun masum olduğunu haber vermektedir. Yüce Allah tarafından masumiyeti teminat altına alınan kimsenin Allah'ın kendisine emretmiş olduklarından herhangi bir şeyi terketmiş olması mümkün değildir.

 

Bu ayetin nüzul sebebine gelince, Peygamber (s.a.v.) bir ağaç altında konaklamış iken, bedevi bir arap gelip Hz. Peygamberin kılıcını çekti ve Peygambere: Seni benden kim kurtarabilir? diye sordu. Hz. Peygamber Allah cevabını verince, bedevi arabın korkudan eli titredi ve kılıç elinden düştü. Başını beyni dağılıncaya kadar ağaca vurdu. Bunu, el-Mehdevı nakletmektedir. Kadı İyad da bunu "eş-Şıfa" adlı kitabında zikrederek şöyle der: Bu olay, Sahih'te de rivayet edilmiş ve sözü geçen kimsenin Gavres b. Haris olduğu, Peygamber (s.a.v.)'ın kendisini affetmesi üzerine kavmine dönüp: Ben size insanların en hayırlılarının yanından geliyorum, dediği de zikredilmiştir. Bu anlamdaki açıklamalar da yine bu sürede Yüce Allah'ın: "Hani bir topluluk size ellerini uzatmak istemişlerdi de ... "(el-Maide, 11) ayeti ile, yine en-Nisa süresinde korku namazı (en-Nisa, 102. ayet, 11. başlıkta) sözkonusu edilirken yeterince açıklanmış bulunmaktadır.

 

Müslim'in Sahih'inde de Cabir b. Abdullah'tan şöyle dediği kaydedilmektedir: Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte Necid taraflarına doğru bir gaza yaptık. Rasulullah (s.a.v.) oldukça dikenli ve büyük bir ağaç türü olup, el-Idah diye bilinen ağaçlardan pekçok ağaçın bulunduğu bir vadide bize yetişti. Rasulullah (s.a.v.) bir ağacın altına indi ve o ağacın dallarından birisine kılıcını astı. İnsanlar da ağaçların gölgeleri altına sığınmak üzere vadinin değişik yerlerine dağıldılar. Rasulullah (s.a.v.) buyurdu ki: "Ben uyuyorken bir adam yanıma geldi, kılıcımı aldı. O, tepemde duruyorken uyandım, Bir de baktım ki kılıcım elinde kınından sıyrılmış olarak duruyor, Bana: Seni benden kim koruyabilir? dedi, Ben de Allah, dedim, İkinci bir defa seni benden kim koruyabilir? dedi, ben yine: Allah dedim, Bu sefer, kılıcı tutup kınına soktu, İşte o adam şu oturan kişidir, dedi," Daha sonra Rasulullah (s.a.v.) ona herhangi bir şey demedi.

 

İbn Abbas da şöyle demektedir: Peygamber (s.a.v.) buyurdu ki: "Allah bana risaletini gönderince, ben bunu yerine getirememekten korktum. İnsanlar arasında beni yalanlayacakların da bulunacağını bildim. Allah da bu ayet -i kerimeyi indirdi." 

 

Ebu Talib, her gün Rasulullah (s.a.v.) ile birlikte onu korumak üzere Haşim oğullarından bazı kimseler gönderirdi. Nihayet: "Allah seni insanlardan koruyacaktır" buyruğu nazil olunca, Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurdu: "Amcacığım, Allah beni cinlerden de insanlardan da korumuş bulunuyor. O bakımdan, beni koruyacak kimselere ihtiyacım yok."

 

Derim ki: Bu rivayetler bütün bunların Mekke'de cereyan etmiş olmasını, ayet-i kerimenin de Mekke'de inmiş olmasını gerektirmektedir. Oysa durum böyle değildir. Çünkü bu sürenin icma ile Medine'de indiğine dair açıklamalar da önceden geçmiş bulunmaktadır. Bu ayet-i kerimenin Medine'de indiğine delalet eden hususlardan birisi de Müslim'in Sahih'inde Hz. Aişe'den rivayet ettiği şu sözleridir: Rasulullah (s.a.v.) Medine'ye gelişinden sonra bir gece uyuyamadı ve şöyle buyurdu: "Keşke ashabımdan salih bir adam bu gece gelip beni korusa." Hz. Aişe der ki: Biz bu durumda iken, birbirine değen silahların seslerini işittik. Hz. Peygamber: "Kim o?" deyince, O, Sa'd b. Ebi Vakkas dedi. Resulullah (s.a.v.): "Ne diye geldin" deyince, şöyle dedi: İçime Rasulullah (s.a.v.) adına bir korku düştü. Onu korumaya geldim. Rasulullah (s.a.v.) Ona dua etti, sonra da uyudu.

 

Müslim'in Sahih'inden başkalarında da şöyle denmektedir: Aişe dedi ki: Biz bu durumda iken silah sesi duydum. Hz, Peygamber: "Kim o" deyince, gelenler: Biz Saad ve Huzeyfe'yiz seni korumaya geldik, dediler. Bunun üzerine Peygamber uykuya daldı öyle ki, onun derin uykudan mütevellid ses çıkardığını dahi duydum. Ve sonra bu ayet-i kerime nazil oldu, Bu sefer Rasulullah (s.a.v.) başını deriden yapılmış çadırından dışarı çıkartıp: "Ey insanlar, haydi gidiniz. Artık Allah beni korumasına aldı" diye buyurdu.

 

Medineliler; "Risaletlerini" diye çoğul olarak okumuşlardır. Ebu Amr ile Küfeliler ise, "Risaletini" şeklinde tekil olarak okumuşlardır. en-Nehhas der ki: Her iki kıraat de güzeldir. Fakat çoğul daha açıktır. Çünkü Rasulullah (s.a.v.)'a vahiy önce kısım kısım iniyor, sonra onu beyan ediyordu. Tekil gelmesi de çokluğa delalet eder. Çünkü bu burada mastar kipidir. Mastar ise, çoğunlukla lafzı ile türüne delaleti dolayısıyla çoğul ve ikil olarak zikredilmez. Yüce Allah'ın: "Eğer Allah'ın nimetini birer birer saymak isterseniz, siz onları sayamazsınız" (İbrahim, 34) buyruğunda olduğu gibi.

 

"Şüphesiz Allah, kafirler topluluğuna hidayet vermez" yani, onları doğruya iletmez. Hidayete dair açıklamalar önceden geçmiş bulunmaktadır.

 

Şöyle de açıklanmıştır: Sen tebliğ et, hidayete gelince o Bize aittir. Bu buyruğun bir benzeri de Yüce Allah'ın: "Rasule düşen ancak tebliğdir"(el-Maide, 99) buyruğudur. Doğrusunu en iyi bilen Allahtır.

 

SONRAKİ SAYFA İÇİN AŞAĞIDAKİ LİNK’E TIKLAYIN

 

Maide 68

 

 

 

ANA SAYFA             SURELER    KONULAR